Gezi RehberiTatil Günü
Avrupa’nın Başkenti: Brüksel
Brüksel seyahatine çıkmadan önce mutlaka okumanız gereken bir içerik. Gezi rehberimiz sayesinde yol tarifi sormadan her yere gidebileceksiniz.
Brüksel Gezi Rehberi
Batı Avrupa’nın güzide şehirlerinden Brüksel, aynı zamanda belki de en politik şehri. Avrupa Birliği ve NATO için kritik bir şehir olmakla beraber, bu yapılanmaların önemli kurumları da burada yer alıyor. Avrupa gezisine çıkanların önemli duraklarından biri olmakla beraber, yalnızca politika açısından değil; mükemmel mimarisi, tarihi ve doğal güzellikleriyle de önemli bir yere sahip.
Avrupa’nın başkenti olarak da adlandırılan Brüksel, mimarisi ile bambaşka bir konumda. Dünyanın en güzel meydanlarından biri olan Grand Place’e gittiğiniz zaman bunu çok daha iyi anlayacaksınız. Hem Barok hem de Gotik tarza çizgileri ile tam anlamıyla eşi benzeri yok. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesinde olmasından da bunu anlayabiliriz. Bu eşsiz meydandaki en önemli eserlerden biri olan Hotel de Ville, 1400’lü yıllardan kalma ve son derece görkemli bir mimariye sahip. Meydana giriş yaptığınız an gözüne çarpacak ilk yapı olacaktır.
Bildiğiniz gibi, Belçika hem kraliyet/ monarşi hem de parlamenter sisteme sahip olan bir ülke. Bu yüzden Brüksel’in birçok noktasında kraliyet dönemlerinin etkilerini ve eski dönemlerinden kalma eser ve yapıları görebiliyorsunuz. Kah Kraliyet Silah ve Askeri Tarih Müzesi’nde, kah Kral II. Leopold döneminden kalma Mont des Arts bahçelerinde, kah ise 1783 yılında yapımına başlanmış meşhur Kraliyet Sarayı’nda…
Şehrin en güzel yanlarından biri de çeşitli temalara sahip müzeleri. AutoWorld Müzesi’nde, otomotivin geçmişten günümüze nasıl geliştiğini görebilir; Karikatür Müzesi’nde ise çizgi romanlara ve dünyaca ünlü çizgi karakterlerden olan Tenten ve Şirinler’e göz atabilirsiniz. Brüksel’in, sizi her alanda mutlu edecek şehirlerden biri olacağına eminiz. Tarih kokan meydan ve caddeleri, çikolata kokusuyla dolmuş renkli sokakları, kültürel yapıları ve mimarisi ile efsane bir seyahat sizi bekliyor.
Brüksel’e Ne Zaman Gidilir?
Brüksel’de de Batı Avrupa’nın genelinde olduğu gibi özellikle sonbahar ve kış dönemlerinde fazlasıyla yağış alan bir şehir. Üstelik hava sıcaklıkları da düştüğü için biraz soğuk olduğunu da söyleyelim. Bu nedenle rahatça gezmek ve yürüyerek sokaklarını keşfetmek için en uygun dönemin bahar ve yaz ayları olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Mayıs ve Ağustos arasındaki dönemi tercih edebilirsiniz. Ayrıca şehirde, Grand Place’de her iki yılda bir Ağustos ayında Çiçek Halı Festivali düzenleniyor ve meydanda devasa bir çiçekten halı yapılıyor. Ek olarak, birçok festivalin düzenlendiğini de unutmayın. Tüm bunlara göre harika bir plan yapıp en uygun dönemde şehri ziyaret edebilirsiniz.
Brüksel’de Gezilecek Yerler
Tabii ki gezilmesi gereken yerlerin başında şehrin en güzel noktalarından biri olan Grand Place geliyor. UNESCO’nun da listesine giren bu büyüleyici meydan, Gotik ve Barok dönemi tarzı binaları, müzeleri ve kafeleri ile bir harika! Meydanı çevreleyen bu güzel binaların en dikkat çekicilerinden biri de Hotel de Ville. 1402 yılında yapımına başlanmış olan bu bina Voghel tarafından tasarlanmış ve ihtişamlı bir mimariye sahip. Meydandan çıkmadan Belediye Binası ve Brüksel Kent Müzesi’ni görmeyi de unutmayın.
Brüksel’in simgelerinden biri haline gelmiş Manneken Pis, yani İşeyen Çocuk Heykeli’ni de mutlaka listenize eklemelisiniz. Küçük bir heykel olsa da hakkındaki efsaneler ve 1618 yılından beri var olmasından dolayı son derece ilgi görüyor. Şehrin bir diğer simgesi ise Atomium. Demir kristalinin atomlarının 165 milyar kat büyütülmüş halini temsil eden bu yapıda 9 farklı bölüm var. Ve 5 bölümü halka açık şekilde ziyaret edilebiliyor.
Gotik mimarinin en sade ve etkileyici yapılarından biri olan St. Michael ve St. Gudula Katedrali, 9. yüzyıldan kalma bir dini yapı. Hem ilgi çekici mimarisi hem de tarihi yapısıyla listenizin ilk sıralarında olması gereken bir yer aynı zamanda. Listenize eklemeniz gereken bir diğer durak ise Brüksel Kraliyet Sarayı. 1783’ten bu yana varlığını sürdüren yapı, hem mimari hem de tarihi açıdan öneme sahip. Binanın yanındaki Botanik Bahçesi’ni de görmeden geçmeyin.
Belçika’nın özgürlüğünün 50. yıl anısına yapılan ve 1880’den bu yana varlığını sürdüren; içerisinde gölet, bahçeler ve değerli eserler barındıran Cinquantenaire Parkı ya da diğer adıyla Judelpark, şehirde aradığınız huzuru ve dinginliği size verecek. Bu doğal atmosferi yaşadıktan sonra ufkunuzu açmak isterseniz; Kraliyet Sanatlar Müzesi, Karikatür Müzesi, MIM, Çikolata Müzesi ya da Brüksel Şehir Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.
Brüksel’de Ne Yenilir?
Şehrin yapısından olsa gerek, Brüksel mutfağında Almanya, Hollanda ve özellikle de Fransa karışımı tatlar bulabilirsiniz. Tabii şehirle ya da ülkeyle özdeşleşmiş mükemmel lezzetleri de yok değil. Sanırız, patates kızartmasından başlamasak olmaz. Adım başı al- gez tarzında patates kızartması yapan dükkanlar görebilirsiniz. Bunlar da Friterie ya da Frietkot ismiyle anılıyor zaten. Ülkedeki yemek kültürünün önemli bir parçası olan patates, kızartma şeklinde satıldığında külahta ya da ufak tabaklarda alabiliyorsunuz. Üzerine sos ya da baharat da ekleyebiliyorlar. Bu şekilde hem gezip hem de yiyebilirsiniz.
Ülkenin biraz daha geleneksel tatlarına gelirsek, Erikli tavşan eti bunun en farklı örneklerinden. Sevilen yemeklerden biri olan bu yemek hem hafif hem de lezzetli bir seçenek. Deniz ürünlerinin de sıklıkla tüketildiği bu şehirde midyenin bambaşka bir yeri var. Eğer seviyorsanız, midyenin birçok farklı türünü burada deneyebilirsiniz. Bira ile marine edilmiş sığır etinden yapılan Carbonnade Flamande de akşam yemeklerinin yıldızlarından. Şehirdeki en sevilen sebzelerden biri olan Kuşkonmazın da birçok farklı versiyonu var. Özellikle haşlandıktan sonra üzerine tereyağı ve yumurta eklenen versiyonu oldukça seviliyor.
Tatlı sevenlerin burada çok şanslı olduğunu söylemek mümkün. Bir kere dünyanın en güzel çikolataları olarak adlandırılan çikolatalar tam olarak Belçika’ya ait. Bununla beraber waffle’larının da ne kadar popüler olduğunu mutlaka duymuşsunuzdur. Özellikle çikolata soslu waffle’ları bir efsane.
Lezzetli yemeklerinden bu kadar bahsetmişken mekan önerilerini eklemezsek olmaz. Şehrin popüler yemekleri için Restobieres’i tercih edebilirsiniz. Bir akşam gidip mutlaka ana yemeklerinden tadın. Aynı zamanda Cafe Novo’yu da hem kahvaltı hem akşam yemekleriniz için tercih edebilirsiniz.
Brüksel’den Ne Alınır?
Brüksel’den dönmeden önce ne almalıyım acaba diye düşünüyorsanız; hemen biraz çikolata stoklamanızı önerebiliriz. Mükemmel çikolatalarından hem kendinize hem de sevdiklerinize almadan olmaz kesinlikle. Eğer götürme imkanınız varsa, Brüksel’in meşhur biralarından tadımlıkta olsa yanınızda götürmenizi öneririz. Bir de bisküvilerini unutmayın, mutlaka çikolata gibi alıp stoklayın.
Daha önce duyduğunuz mu bilemeyiz ama, şehrin dantellerinin dünyaca meşhur olduğunu da söyleyelim. Ayrıca, Karikatür Müzesi’nden de anladığınız üzere, çizgi romanlar, Brüksel’in önemli değerlerinden. Bu yüzden müzeden çizgi roman, figür ya da tişört alabilirsiniz.
1847 yılından bu yana varlığını sürdüren ve başta Milano olmak üzere birçok şehre ilham veren Galeries Royales Saint- Hubert pasajını es geçmeyin. Buradan hem hediyelik eşya, hem de markalardan giyim ürünleri alabilirsiniz.
Brüksel’de Eğlence& Aktivite
Caz kulüpleri, dans kulüpleri, Irish barlar ve publarıyla Brüksel’de gece hayatının ne kadar canlı olduğu anlatılmaz, yaşanır. Üstelik dünyanın en popüler ve lezzetli biralarının ana vatanı olarak kabul edilen Brüksel biralarını da buralarda tadabilirsiniz. Her türlü tarzda ve müzik türüne göre temalandırılmış barlarda sabaha kadar eğlenmeniz mümkün. Her gece farklı bir müzik teması kullanan ve şehrin merkezinde bulunan YOU gece kulübünü deneyimlemek için tercih edebilirsiniz.
Şehirde gece hayatı dışında da yapılacak birçok aktivite var. Mükemmel atmosfere sahip, taşlı sokakları ve evleri arasında gezmek bile efsane bir duygu. Bu güzel şehri yüksekten görmek isteyenler ise Atomium’un en üst katına çıkabilir. 100 metrelik bu yapının seyir terasından Brüksel bambaşka görünüyor. Eğer tema parkları seviyorsanız tüm Avrupa’yı ayağınıza getiren Mini Europe’u da ziyaret etmenizi öneririz. Yapıların minyatürlerinin sergilendiği bu yer, ülkemizdeki Miniatürk’e benziyor diyebiliriz. Kukla şovlarıyla ünlü olan şehirde, Royal de Toone Tiyatrosu’nda bir gösteri izlemeden de dönmeyin.
Brüksel’de Nerede Kalınır?
Mimari, sanat, tarih ve doğanın bir arada olduğu bu şehirde, konaklamak için birçok farklı bölge var. Grand Place ve çevresi, Saint Gilles, Europen Quarter gibi bölgeler konaklamak için uygun. Bütçenize ve seyahat edeceğiniz noktaya göre tüm bu bölgeleri ve içerisindeki otelleri değerlendirebilirsiniz.
Bizim size önerimiz ise şehrin merkezinde bulunan Radisson Blu Royal Hotel. Merkez istasyonuna 5 dakikalık mesafede bulunan otel Grand Place de oldukça yakın. Şehrin Les Morelles bölgesinde yer alan Hilton Garden Inn Brüksel ise kaliteli hizmeti ile diğer bir önerimiz.